HAFTA // Sanat ve özgürlük asıl bizim sorunumuz

“Sanat ve özgürlük asıl bizim sorunumuz”

 

KÖLN – Sanatta özgürlük tartışmalarının, sadece “gelişmiş Batı demokrasilerinin” değil, ezilen ve özgürlük acısı çeken toplum ve toplulukların da kendi iç gündemine dahil olduğu bir kez daha hatırlatıldı. Kasım ayında Almanya’nın Linz kentindeki bir sergiye bir Erdoğan portresiyle katıldığı için sergiden atılma tehdidiyle karşı karşıya kalan ve bu nedenle tüm ülkede bir anda tartışma gündemine giren ressam Ali Zülfikar, bu kez iğneyi bir parçası olduğu Alevi toplumuna batırdı. Ali Zülfikar, bir gala akşamındaki sergiye katılması için kendisine yapılan çağrıya tartışmalı Erdoğan portresiyle katılacağını belirtince Alevi Kültür Merkezi bünyesinde etkinliklerini sürdüren SV AKM Köln adlı dernekçe reddedildi. Ali Zülfikar, bunun kabul edilemez bir tutum olduğunu ileri sürdü.
 

30 Kasım’da SV AKM Köln’ün düzenlediği bir gala akşamında, Linz sergisindeki olaylı “Made in Turkey” başlıklı “Erdoğan tablosunun” sergilenmek istenmemesini tam da Alevi toplumunun tarihsel ve güncel konumu nedeniyle tepkiyle karşılayan Ali Zülfikar, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Ben, ressamım. Bir resim sanatçısı olarak bir aksiyon çercevesinde sanat ile sporu ‘2. Gala-Abend’ gecesinde buluşturacaktım. Linz’deki sergimde ‘Made in Turkey’ adlı eserim sansürlenip kamuoyu tepkileri sonrasında tekrardan sergilenince, bir anda tüm dikkatler üzerimde toplanmıştı. Ali Zülfikar olarak, ‘SV AKM e.V’ adlı derneğe bu gelinen durum çerçevesinde, sözü geçen etkinliğe bu eserimle katılmak istediğimi ilettim. Projemi derneğin İkinci Başkanı’na aktardığımda olumlu karşıladı ve öneriyi SV. AKM e.V. yönetimine getirdi. Ancak, tartışmalar sonunda öneri yönetim tarafından farklı gerekçelerle reddedildi ve bana da ‘Bir başka etkinlikte buluşmak üzere’ diye mesaj atıldı.”

SORUMLULUĞUMUZ BÜYÜK

Alevi toplumu gibi tarih içinde çeşitli baskıların acısını çekmiş, kendisini ifade etmesi engellenmiş, özgürlükten ve aydınlanmadan yana felsefesi nedeniyle hep karanlık güçlerin hedefi olmuş bir toplumun, bu tür tartışmalarda çok daha aktif ve öncü bir rol üstlenmesi gerektiğini kaydeden Ali Zülfikar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fakat bu yaşanan sessizlik ortamı bende büyük bir rahatsızlık yarattı. Almanya’nın yoğun bir sekilde gündemini isgal ederken, ‘sanat özgürlüğü ve sanatçılar’ tartışılırken, kendi kültürümün bir parçası olan kurumlarımız maalesef ‘üç maymunları’ oynuyordu. Sanatım, insanlarımızı da o kadar korkutmuş olmalı ki, ‘görmedim, duymadım’ edebiyatıyla kendi yayın kurumlarında dahi yayımlayamadılar. Bir sanatçı olarak her türlü sansüre ve hukuksuzluğa karşı savaşan bana, bir ‘sansür’ uyguladıklarının acaba farkındalar mı? Benim de kendime bir ‘sansür’ uygulamamı, yani otosansüre gitmemi istediklerinin farkındalar mı? Bilemiyorum.  Oysa bu konu üzerinde tartışılması gereirdi. Yani benim Erdoğan tablomun AKM’lerde gündeme alınması ve bununla bağlantılı olarak sanat özgürlüğü üzerine konuşulması gerekirdi. Bu dava sadece Almanya’nın veya Ali Zülfikar’ın meselesi değildir. Buna Alevi Kültür Merkezi gibi kurumlarımızın sahip çıkması gerekirdi. Ankara hükümeti burada kendi sanatçılarına sansür uyguluyor. Alman medyası çalkalanıyor. Bizimkiler ise ‘Ne gördüm, ne duydum, ne de yazarım’ havasında. Konuya böyle yaklaşılması anlaşılır gibi değildir. En ürkütücü olan da bu olsa gerek. Bir sanatçı olarak, kendi çocuklarımız başta olmak üzere kendi geleceğimiz hakkında sorumluluk hissederek hayatımı ortaya koyarken, kurumlarımızın bu kadar korkakça tavır sergilenmesi anlaşılabilir bir durum değildir. Bu nedenle sessizliğimi bozuyorum.”

Ali Zülfikar, sözlerini “Demokrasiyi, özgürlüğü ve toplumların kardeşliğini savunduğu iddiasıyla mücadele eden bu kurumlarımızın, siyasal ve kültürel sorumluluktan uzakta hareket etmesi, sanatın özgürleşmesine, düşüncenin özgürleşmesine asla bir katkı sağlamamaktadır. Bu konuda kendilerine yakışan gerçek tavırlarını sergilemelerini bekliyorum” uyarısıyla sonlandırdı.